24 Ekim 2024

Necdet Uzun yazdı: Tüketen değil, üreten olmak!..

0

Türkiye’de
tarım konusu,
savunma sanayii
kadar
“Milli” meseledir…
Toplumda artan
hassasiyetin nedeni de 
bu yüzdendir…
Özellikle de
tohumda
İsrail’e
bağımlılık;
çok gündemdeydi…
Bu iş yeni değil, aslında…
2006 yılındaki
“Tohumculuk yasası” ile
başlıyor…
Biz söylentilere değil,
verilere bakalım…
Türkiye, uzun yıllardır
İsrail’den
domates tohumu alıyordu…
2013 verilerine göre,
Türkiye’nin ihraç ettiği
domates tohumunun yüzde 22’si
İsrail’den geliyordu…
Bu durum,
kamuoyunda
şöyle bir algı oluşturmuştu:
“Türkiye, tohumda İsrail’e bağımlı”
İsrail, denildiğine
bakmayın,
o firmayı da Fransızlar satın almıştı…
Bu ülkenin
vatansever evlatları,
bu algı karşısında olumsuz etkilenmişti…
İşte bu noktada,
Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Ömer Güler’i
dinlemek gerekir:
“Türkiye’nin, tohumda İsrail’e bağlı olduğu iddiaları doğru değildir. Türkiye tohumda
ne İsrail ne de bir başka ülkeye bağımlıdır. Bu nedenle, Türkiye’nin İsrail ile ticaretinin durmasının ülkemize olumsuz bir etkisi olmayacaktır”…
Ne olmuştu da işler değişmişti?..
1990’lı yılların başlarında,
İsrail’den nakliye ve raf ömrü uzun bazı domates
çeşitlerinin tohumları ithal edilmiş, bu durum
2000’li yıllara kadar sürmüştü. Türkiye’de geliştirilen çalışmalar sonucunda,
İsrail’den tohum ithalatı azaltılmıştı…
Türkiye, bu süreç içinde özellikle hububat, bakliyat, yazlık sebzeler ve diğer ürün gruplarında
sorunu çözmüştü. Güler’e göre, bu toprakların yerlisi olmayan şekerpancarı, mısır, ayçiçeği ve birkaç kışlık sebze türünde, “Yüzde 100 kendine yeter” hale gelinecekti…
Bu gelişmeler karşısında sevinmemek elde değil, elbette…
Türkiye, 2017 yılında
126 ülkeden 133 değişik meyve ve sebze de ithal etmişti. Bu ürünler arasında, elma, turunçgiller, üzüm, armut, domates, ayva ve eriğin yanı sıra; Kosta Rika’dan kavun, İspanya’dan marul, İtalya’dan ıspanak, İran’dan karpuz vardı…
2022 verileri, işlerin adeta tersine döndüğünü 
gösteriyor…
2017’de turunçgiller ithal eden
Türkiye, 2022 yılında
yaş meyveler arasında
900 milyon dolarlık
turunçgil ihraç etmişti. İhraç edilebilir yaş meyveler arasında
turunçgiller, ilk sırayı almıştı…
Yine bir zamanlar ithal edilen
domates ihracından 373.6 milyon dolar
gelir sağlandı. Üzüm ve ayva da öyle…
Yani, bazı ürünlerde ithalattan ihracata
geçiş durup dururken olmamıştı…
Başka illeri bilmem ama Samsun’da
seracılık alanında müthiş bir
gelişme var…
Çarşamba ve Bafra ilçelerinde
büyük işletmeler kuruldu, kurulmaya da devam ediyor…
Bafra’da 2013 yılında ilk adımları atılan
Tarıma Dayalı İhtisas (Sera)
Organize Sanayi Bölgesi’nin
her geçen gün
büyüyerek yükselmesi de boşuna değil…
Toplam büyüklüğü,
bin 994 dekar olan Bafra Sera OSB’de,
30 adet bitkisel üretim parseli,
60 bin metrekare de endüstriyel tarıma yönelik tesis alanı bulunuyor…
Dönemin Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı’dan sonra
göreve başlayan Vali Orhan Tavlı,
çalışmaları sıkı biçimde takip ettiği gibi,
yatırımcıları da teşvik etmek için
yoğun bir mesai harcıyor…
Türkiye’nin iki büyük ovasına sahip olan
Samsun’un,
bu bereketli topraklarının
hem üreticiye hem de devlete kazanç getirmesinden
mutluluk duymamak
ve umutlanmamak
mümkün mü?..
Bütün derdimiz;
“Tüketen” değil, “Üreten”
Türkiye olmaktır…
Bu da “Zenginlik” demektir!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir